Blog

  • Manisa’da geleceğin tarihi konuşuldu

    Manisa’da geleceğin tarihi konuşuldu

    MANİSA (İGFA) – ‘Dolu Dolu Festival’ sloganıyla bu yıl 485’inci kez gerçekleştirilen Uluslararası Manisa Mesir Macunu Festivali’nde ‘Tarihin Geleceği ve Geleceğin Tarihi’ söyleşisi, Manisalı tarih tutkunlarını bir araya getirdi. Söyleşide Tarihçi ve Yazar Prof. Dr. Emrah Safa Gürkan ile Yönetmen, Senarist Ezel Akay Manisalılarla buluştu.

    Manisa Büyükşehir Belediyesi Kültür Merkezi Lale Salonu’nda gerçekleştirilen söyleşiye, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek ve Nurcan Zeyrek, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Burak Deste, Genel Sekreter Yardımcıları Ulaş Aydın ve Oğuz Murat Pınar, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile Manisalılar katıldı. Gürkan ve Akay’ın konuşmacı olarak katıldığı söyleşi, izleyicilere hem geçmişe hem de geleceğe dair farklı bir bakış açısı sundu.

    “AŞIRI BİR BİLGİ BOLLUĞU VAR”

    Söyleşinin temasının nasıl belirlendiği konusuna değinerek söylerine başlayan Ezel Akay “Bir kere tarihin geleceği ne olacak? İleride tarih nasıl yapılacak, yapılabilecek mi? Bir manası kalacak mı? Çünkü geçmiş yüzyıllarda tarihi araştırmalar kayıp metinlerin, bilinmeyen toplulukların hakkında toplanan bilgilerin küçük küçük bir araya getirilmesiyle yapılıyordu. Şimdi aşırı bir bilgi bolluğu var. Bundan 150 yıl sonra da olacak. Bu benim için tarihi geleceğiyle ilgili bir şey. Biz hikaye anlatıcılarının çok üzerinde düşündüğü bir başka konu da gelecekle ilgili düşünürken bundan 100 yıl sonrasını düşünürken ona bir de tarih yazmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.

    “Tarihçi yapay zekayı kullanmaya da bir miktar direnecektir”

    Tarih metni yazarken en büyük korkusunun “Eskinin seslerini tekrardan bulmak mümkün mü” sorusu olduğunu belirten Emrah Safa Gürkan, “Çünkü bir yerde buldunuz 100 milyonlarca belge. O zaman söylenen birçok şeyin yanlış olduğu çıkacak. Tarih aslında çok az bilgiyle bir şey yapmak.

    Çok spekülatif bir alan. Çoğu zaman 2 fotoğraftan bir hikaye yazmak gibi. Sosyoekonomik tarih ya da iktisatla ilgili bir şey yapmıyorsanız bir hikaye kısmı da var. O yüzden eski tarihçiler aynı zamanda iyi hikayecilerdir. Bir arşive gidiyorsunuz ya da belli görseller üzerine bir tarih yazıyorsunuz. En güzel sınırlıysadır. 2010’lardaki sosyal medya tepkisi diye bir tez yazılacak olunsa milyarca şey nasıl okunacak. ‘Yapay zeka kullanılır’ diyorlar ama biz tarihçilerin en sık yaptığı şey arada adam kullanmamaktır. Tarihçi yapay zekayı kullanmaya da bir miktar direnecektir” dedi.

    “YAŞADIKLARIMIZI VE BİLGİLERİMİZİ GELECEK TARİHE AKTARABİLİRSİN”

    İnsana ihtiyaç olacağını düşündüğünü ve sanal zekadan o kadar korkmaya gerek olmadığını ifade eden Ezel Akay, “Bizler nasıl değişeceğiz onu merak ediyorum. Bu argüman şu anda kaydediliyor. O da datanın içine girmiş olacak. 19 yaşında bir gencimizi göndersek 300 yıl geriye, derviş sayarlar bilgisiyle. Anlattığı bazı şeyleri anlamazlar. Ama bizden 100 yıl sonra yaşayacak kişi, bizi anlar. O bilgiler kaybolmuyor. Onlar bizim ifade ettiklerimizi anlayabilir” diye konuştu.

    “TİYATRO TÜRKİYE’DE ALTIN ÇAĞINI YAŞIYOR”

    Emrah Safa Gürkan ise teknolojinin üretim üzerindeki etkisine dikkat çekti. Kameranın icadıyla birlikte oyunculuk ve oyuncuların yaşadığı değişime dikkat çeken Gürkan, kameranın ortaya çıkmasının ardından neden tiyatro yapılmaya devam edildiğini sordu. Bunun çok basit bir nedeni olduğunu dile getiren Ezel Akay, “Oyuncu ve seyircinin, yani insanın insanla karşılaşmasının çok özel bir yeri var.

    Topluca bir şey seyretme ritüeli insanlık tarihi kadar eski. Niye herkes bu kadar konserlere gidiyor? Niye futbol maçları televizyonda verilirken maça gidiliyor? Topluca bir hikaye dinlemeye her zaman ihtiyaç duyuluyor. Tiyatro şu anda Türkiye’de altın çağını yaşıyor. Bütün şehirlerde her yıl bin 200 değişik oyun oynanıyor. Bu oyunların büyük bir çoğunluğu Türk yazarlar tarafından yazılmış ve kapalı gişe oynuyorlar. O sırada her gün film seyrediliyor, müzik dinleniyor. Buna rağmen tiyatro ölmüyor, ölmeyecek.

    Bir de şöyle de bir şey var. İnsan eliyle üretilmiş, sonsuza kadar da yaşayacak tek bir ürün var. O da telifli ürünler. Biz 2 bin 500 yıl önceki oyunları hala oynuyoruz. 150-200 yıl öncesinin romanlarını hala okuyoruz. Kültürel eserler sürekli olarak oynayacak. Biz, ilginçtir bu bir teori ama ben çok inanıyorum buna. Tarih gibi bir alan akademisyen çalışması dışında yalnızca sinema ve edebiyattan öğrenilir” ifadelerini kullandı.

    “TARİHÇİ OLMADAN TARİHİ FİLM YAPMAK MÜMKÜN DEĞİL”

    Dünyanın en entelektüel insanları olmadıklarını kaydeden Ezel Akay “Bir senaryoyu yazarken, onu yazabilmek için gidip tarih, antropoloji okumalısın. Kostüm tarihi, yemek tarihi, diyaloglarla ilgili bir şeyler araştırmanız gerekiyor. Aslında bir yığın tarihçi ve analistin hepsinin bilgisi bir hikayede birleşiyor. İnsanların o dönemde bir tane elbisesi var. Onu da mümkün olduğunca süslüyor. Bunların hepsini biz araştırarak öğrendik. Bir filmin içinde bir yığın araştırmanın sonucu var. Onlar hikayeye dönüşmüş. Tarihçi olmadan tarihi film yapmak söz konusu değil. Dünyadaki bütün tarihi filmler içinde muazzam bir araştırma var” diye konuştu.

    “FİKİRLERİNİZİN MANİSA’MA DEĞER KATMASINI DİLİYORUM”

    Emrah Safa Gürkan ile Ezel Akay, Manisalıların sorularını da yanıtladı. Söyleşinin sonunda sahneye çıkan Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek, Gürkan ve Akay’a plaket takdim etti. Söyleşinin çok keyifli geçtiğini belirten Başkan Zeyrek, “Bu keyifli sohbet için çok teşekkür ediyorum. Mesir Festivali’ne ‘Dolu Dolu Festival’ demiştik. Bu Festivali siz de bilgilerinizle, sohbetinizle doldurduğunuz için çok teşekkür ediyorum. Sizleri gerçekten merakla bekleyen pırıl pırıl gözler görüyorum. Bunun bir daha tekrarlanmasını, sizin fikirlerinizi ve düşüncelerinizin Manisa’ma değer katmasını diliyorum” şeklinde konuştu.

  • İzmir Güzelbahçe’de sakız ağaçları büyüyecek

    İzmir Güzelbahçe’de sakız ağaçları büyüyecek

    İZMİR (İGFA) – İzmir Güzelbahçe Belediyesi, maviyle yeşil buluştuğu, İzmir’in en yeşil ilçesi unvanını büyütmek için 3 dönüm araziye 500’e yakın sakız ağacı fidanı dikti. Sakız ağacı dikim etkinliğine Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa Günay, Güzelbahçe CHP İlçe Başkanı Devrim Seyrek, meclis üyeleri ve Güzelbahçeli vatandaşlar katıldı.

    ‘GÜZELBAHÇE EN YEŞİL İLÇE KONUMUNDA’

    Güzelbahçe sevdalısı Ahmet Tabaoğlu’na büyütüp yetiştirdiği ve Güzelbahçe Belediyesi’ne bağışladığı sakız fidanları için teşekkür eden Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa Günay, ‘‘Bugün burada bizim gibi Güzel ilçemiz Güzelbahçe’yi seven Ahmet Tabaoğlu’nun büyütüp yetiştirdiği fidanları toprakla buluşturmak için bir araya geldik. Ahmet abimizbüyük emeklerle büyütülen fidanları Güzelbahçemize dikmememizi istedi. Bizde bu talebi memnuniyetle karşıladık. Amacımız Güzelbahçe’nin yeşil dokusunu büyütmek.Doğaya nefes, geleceğe umut olacak 500’e yakın sakız ağacını toprakla buluşturmanın heyecanını yaşıyoruz.

    Güzelbahçemiz sadece deniziyle, güneşiyle değil, aynı zamanda doğaya olan saygısıyla da fark yaratıyor. Bizler, bu güzel ilçemizi gelecek nesillere daha yeşil, daha yaşanabilir bir miras olarak bırakmak istiyoruz. İşte bu hedef doğrultusunda bugünde sakız ağacı fidanlarını toprakla buluşturuyoruz. Sakız ağaçları, Ege’nin kültürel ve çevreyle ilgili zenginliklerinden biridir. Yüzyıllardır hem doğamıza hem ekonomimize katkı sağlayan bu ağaçlar, artık Güzelbahçe’nin de bir parçası olacak. Sakız ağacını toprakla buluşturmak, sadece bir çevre yatırımı değil; aynı zamanda geçmişimize duyduğumuz saygının, geleceğe olan inancımızın da göstergesidir.

    Bu dikimler sayesinde hem karbon ayak izimizi azaltacak hem de ilçemizin doğal çeşitliliğini artıracağız. Ayrıca, çocuklarımıza doğayla iç içe bir yaşam kültürünü aşılayacağız.Bu projede emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarıma, gönüllülerimize ve doğaya sahip çıkan siz değerli vatandaşlarımıza yürekten teşekkür ediyorum.Unutmayalım ki; bir ağaç, bir nefes demektir. Bir nefes ise, daha sağlıklı bir yarın demektir.Gelin hep birlikte doğamıza sahip çıkalım, Güzelbahçemizi hep birlikte yeşertelim” diye konuştu.

  • Jeoloji Mühendisleri’nden beklenen o deprem için ‘her an’ uyarısı!

    Jeoloji Mühendisleri’nden beklenen o deprem için ‘her an’ uyarısı!

    Esmanur GÜLBAHAR – Herkes Duysun / BURSA (İGFA) –
    23 Nisan 2025 tarihinde Marmara Denizi Silivri açıklarında meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem, Bursa dahil tüm Marmara Bölgesi’nde hissedilmişti.

    Artçı sarsıntıların devam ettiği deprem çevre illerde de büyük panik oluştururken TMMOB’a bağlı Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Mehmet Yıldız, Herkes Duysun’a yaptığı açıklamada, bu depremin beklenen büyük Marmara depremi olmadığını vurguladı.

    “Bursa’da sarsıntı yoğun hissedildi, ancak bu büyük Marmara depremi değil” diyen Başkan Yıldız, “Büyük deprem 1 dakika, 1 yıl ya da 5 yıl sonra da olabilir. Kimse şaşırmamalı” diye konuştu.

    “DENİZDEKİ ALAKASIZ DALGALAR, ENERJİ BOŞALMASININ İSPATIDIR”

    6,2’lik depremin merkez üssünün çok önemli olduğunu belirten Başkan Yıldız, “Bu tür depremlerde hangi fayın kırıldığı, ne kadar bir alanın etkilendiği çok önemli. Yaklaşık 15 kilometrelik bir kırılma yaşandığını söyleyebiliriz. Bu, belli bir miktar enerji boşalması anlamına gelir. Denizde alakasız dalgaların oluşması da yer altındaki hareketin ve çıkan enerjinin ispatıdır” dedi.

    “ACİL EYLEM PLANI ŞART”

    Bursa için zamanın kritik olduğunu ifade eden Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Mehmet Yıldız, “Yerel yönetimler, merkezi hükümet, akademisyenler ve vatandaşlar birleşmeli. Kısa, orta ve uzun vadeli planlarla ilk kazmayı vurmalıyız. Bağımsız çalışmalar yetmez, bütüncül bir plan gerekli” dedi.

    “YAPAY DEPREM İDDİALARI GERÇEK DIŞI”

    Öte yandan sosyal medyadaki “yapay deprem” iddialarını da yalanlayan Başkan Yıldız, “Bilimsel açıklamalar yerine komplo teorileri ilgi görüyor. Depremi erken tahmin etmek ya da yapay deprem üretmek mümkün değil. Fay hattını hareket ettirmek imkânsız” diyerek bilgi kirliliğine dikkat çekti.

  • Veriler korkutuyor! ASM’lerin yüzde 89’u test edilmemiş!

    Veriler korkutuyor! ASM’lerin yüzde 89’u test edilmemiş!

    İSTANBUL (İGFA) – İstanbul’da yaşanan depremin ardından Valilik, kamu hizmetlerini iki gün süreyle idari izinli sayılırken Aile Hekimliği Çalışanları bu kararın dışında bırakıldı. Riskli binalarda bulunan Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) açık bırakıldı ve hizmetin devam etmesi istendi. Oysa aynı süreçte AFAD, İBB ve Valilik, vatandaşlara binalara girmemeleri ve güvenli alanlarda beklemeleri yönünde çağrıda bulundu.

    APARTMAN ALTLARINDA, OTOPARKLARDA ASM OLUR MU?

    AHESEN Genel Başkanı Dr. Ahmet Kandemir, İstanbul’daki ASM’lerin büyük kısmının apartman altı, otopark, cami altı gibi alanlarda bulunduğunu belirterek, bu yapıların depreme karşı dayanıksız olduğunu vurguladı. “Deprem riski altındaki binalarda sağlık hizmeti vermek hem çalışanların hem de vatandaşların hayatını tehlikeye atıyor,” dedi.

    İstanbul genelinde hizmet veren 1000’in üzerindeki ASM’nin, yüzde 32’si 1999 öncesi yapılardayüzde 89’u ise depreme dayanıklılık testi yapılmamış binalarda faaliyet gösteriyor.
    Dr. Kandemir, “Her mahallede bulunan bu kritik merkezler, büyük İstanbul depremi geldiğinde ilk müdahale noktaları olacak. Ama kendileri ayakta kalamayacak durumda,” diyerek acil müdahale çağrısında bulundu.

    SANAL ASM’LER KISITLI İMKANLARLA KURULAN RİSKLİ SAĞLIK ÜNİTELERİ

    ASM’lerin yaklaşık yüzde 30’u kamu binası dahi değil. Kiralanan dükkanlar, apartman daireleri, otoparklar gibi mekânlarda kendi olanaklarıyla oluşturulmuş ‘sanal ASM’ler’ sağlık hizmeti sunmaya çalışıyor. Yangın çıkışı olmayan, acil toplanma alanı bulunmayan bu yerler afet anında kullanılamaz hale gelebilir.

    DEPREMDE AŞILAMA VE MALZEME TEDARİKİ KESİNTİYE UĞRAYABİLİR

    Dr. Kandemir, aşılama hizmetlerinin aksamaması gerektiğini ve tetanos gibi kritik aşıların ulaşılabilirliğinin hayati olduğunu belirtti. “Deprem sonrası oluşacak lojistik problemler nedeniyle, sağlık malzemelerine erişim için ASM’lerin ayakta kalması şart,” diye konuştu.

    “GÜÇLENDİRME ŞART, TATBİKAT ZORUNLU OLMALI”

    AHESEN Başkanı Kandemir’in önerileri arasında şunlar yer aldı:

    • Mevcut ASM’lerin depreme dayanıklılığı ivedilikle tespit edilmeli.
    • Uygun olanlar devlet eliyle güçlendirilmeli.
    • Yeni ASM binaları kamu tarafından ve afet planlamasına uygun şekilde inşa edilmeli.
    • ASM personeline düzenli afet eğitimi verilmeli.
    • Her ASM’de yılda en az bir deprem tatbikatı yapılmalı

    “İKİ YIL ÖNCE UYARMIŞTIK, HALA ADIM ATILMADI”

    AHESEN Genel Başkanı Dr. Ahmet Kandemir; “Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat Depremi acı tecrübelerle doluydu. O zamanda çağrıda bulunduk. Ancak adım atılmadı. İstanbul özelinde ama aslında Türkiye genelinde bu konu bir milli seferberlik olarak ele alınmalı,” diyen Kandemir, afetlere dayanıklı, güvenli ve ulaşılabilir ASM’lerin inşasının gecikmeden başlatılması gerektiğini söyledi.

  • Konya’da geleneksel dostluk ve kardeşlik turnuvaları başladı

    Konya’da geleneksel dostluk ve kardeşlik turnuvaları başladı

    KONYA (İGFA) – Ortaokul ve lise düzeyindeki öğrencileri bir araya getiren turnuvalar; Futbol, Voleybol ve Futsal branşlarında gerçekleştiriliyor. Gençlerin dostluk, dayanışma ve sportmenlik ruhunu pekiştirmeyi amaçlayan organizasyon, Karatay genelindeki okullardan büyük katılım görüyor.

    VOLEYBOL HEYECANI 276 SPORCU İLE BAŞLADI

    Ortaokullar Arası Dostluk ve Kardeşlik Voleybol Turnuvası, Karatay’daki 23 ortaokuldan 276 sporcunun katılımıyla Karatay 15 Temmuz Anadolu Lisesi Spor Salonu’nda başladı. İlk karşılaşma, Ulubatlı Hasan İmam Hatip Ortaokulu ile Hayıroğlu İmam Hatip Ortaokulu arasında oynandı.

    FUTBOL TURNUVASINDA 576 SPORCU OYNAYACAK

    Geleneksel Ortaokullar Arası Dostluk ve Kardeşlik Futbol Turnuvası ise 32 okuldan 576 öğrencinin katılımıyla Şehit Nihat Gün Sahası’nda başladı. Açılış maçında Karatay Belediyesi 23 Nisan İmam Hatip Ortaokulu ile Şehit Sadık Ortaokulu karşı karşıya geldi.

    LİSELER ARASI FUTSAL TURNUVASI GENÇLERİN İLGİ ODAĞI OLDU

    Liseler Arası Dostluk ve Kardeşlik Futsal Turnuvası da 11 okuldan 132 öğrencinin katılımıyla Sadreddin Konevi Anadolu İmam Hatip Lisesi Spor Salonu’nda başladı. İlk müsabakada Konya Anadolu İmam Hatip Lisesi ile Kılıçarslan Borsa İstanbul Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi karşılaştı. Turnuvada dereceye giren okullar ve sporculara Konyaspor lisanslı formaları, kupalar, kırtasiye çekleri ve hediye çekleri takdim edilecek.

  • Altın alacaklara uyarı: “Düşük fiyata aldanmayın”

    Altın alacaklara uyarı: “Düşük fiyata aldanmayın”

    MEHMET AYTAÇ / EDİRNE (İGFA) – Altın fiyatlarının hızla yükseldiği ve vatandaşların yatırımda önceliği haline geldiği bu dönemde Keşanlı iş insanı Necmettin Balcı’dan dikkat çeken bir açıklama geldi. Balcı, altın alımında artan taleple birlikte adil olmayan fiyat politikalarının da ortaya çıktığını belirterek, vatandaşları bilinçli alışveriş konusunda uyardı.

    “EN BÜYÜK KAZANCIMIZ HALKIN GÜVENİDİR”

    Yıllardır Keşan’da güven ve dürüstlük ilkesiyle hizmet verdiklerini belirten Necmettin Balcı, “Bu süreçte en büyük kazancımız sizlerin güveni ve dostluğudur. Düğün sezonunun yaklaşmasıyla birlikte altın alımları da artacaktır. Ancak ne yazık ki bazı kuyumcuların, maliyetin altında satış yapmaya çalıştıkları yönünde duyumlar alıyoruz” dedi.

    “DÜŞÜK FİYAT, HER ZAMAN KAZANÇ DEĞİLDİR”

    Balcı, maliyetin altındaki altınların çoğu zaman düşük ayarlı veya sahte çıkabildiğine dikkat çekerek, “Bu tür alımlar tüketiciyi zarara uğratmakla kalmaz, meslek ahlakını da zedeler. Ayrıca bu tür satışlar vergi kaçaklarına da neden olabilir. Bu yüzden altın alırken ucuzluk cazibesine kapılmamalı, her düşük fiyatın bir kazanç olmadığını unutmamalıyız” ifadelerini kullandı.

    “ALTIN BİR EMEKTİR, GÜVENSİZ ELLERE TESLİM EDİLMEMELİ”

    Altının sadece bir takı değil, aynı zamanda birikim ve hatıra olduğunu vurgulayan Balcı, “Kimi zaman bir düğün hediyesi, kimi zaman bir çocuğun geleceğine yapılan bir yatırımdır. Bu değeri sahte rekabet uğruna zedelememeliyiz” dedi.

    “BELGELİ VE GÜVENİLİR ESNAF TERCİH EDİLMELİ”

    Vatandaşlara çağrıda bulunan Balcı, “Lütfen altın alırken yıllardır aynı çizgide duran, belgeli ve güvenilir kuyumcuları tercih edin. Bu hem mesleğimizi korur hem de halkın hakkını savunmuş oluruz. Bilinçli alışveriş, sağlam gelecek demektir” diyerek sözlerini tamamladı.

    Bu açıklamalarla birlikte vatandaşların altın alırken daha dikkatli olması gerektiği bir kez daha hatırlatılmış oldu. Balcı’nın vurguladığı gibi, yatırımın güvenli ellerde yapılması, gelecekte oluşabilecek büyük zararın önüne geçebilir.

  • Türkiye ‘çok yaşlı ülkeler’ sınıfına girdi! TÜİK ‘politikalar şart’ dedi

    Türkiye ‘çok yaşlı ülkeler’ sınıfına girdi! TÜİK ‘politikalar şart’ dedi

    ANKARA (İGFA) – Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024 Aktif Yaşlanma Endeksi’ni (AYE) ilk kez resmi istatistik olarak yayımladı.

    TÜİK, yaşlı nüfus artışının yaşlılık politikalarını zorunlu kıldığını, AYE’nin bu politikaları yönlendireceğini belirtti. Türkiye, AB’ye kıyasla düşük endeks değerleriyle aktif yaşlanma konusunda daha fazla çaba gerektiğini ortaya koydu. Endeksler, Türkiye’nin hızlı bir demografik dönüşüme girmesiyle beraber aktif yaşlanma konusunda politika geliştirilmesine ve ilerlemenin sağlanmasına ihtiyaç olduğunu gösterdi.

    Verilere göre Türkiye’nin demografik dönüşümle “çok yaşlı ülkeler” sınıfına girdiği belirtilirken, 65 yaş ve üzeri nüfus 2019’da 7,5 milyondan 2024’te 9,1 milyona yükseldi. Yaşlı nüfus oranı yüzde 10,6’ya ulaşırken, 2030’da yüzde 13,5, 2100’de yüzde 33,6 olacağı tahmin ediliyor.

    AYE, yaşlıların istihdam, topluma katılım, bağımsız-sağlıklı yaşam ve uygun ortam kapasitesini ölçüyor.

    Türkiye’nin 2024 AYE değeri 29,7’ye yükselirken, 2023’te 28,7’ydi. AB ortalaması (36,8) üzerinde olmayan Türkiye, erkeklerde 34,5, kadınlarda 25,3 endeks değeriyle cinsiyet farkı gösterdi.

    Türkiye’nin AYE genel endeks değeri 2023 yılında 28,7 iken 2024 yılında 29,7 oldu. İstihdam bileşeni endeks değeri, 2023 yılında 25,9 iken 2024 yılında 27,6 oldu. Topluma katılım bileşeni endeks değeri 2023 yılında 12,0 iken 2024 yılında 12,5 oldu.

    Bağımsız sağlıklı ve güvenli yaşam bileşeni endeks değeri 2023 yılında 65,5 iken 2024 yılında 65,0 oldu. Aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortam bileşeni endeks değeri ise 2023 yılında 44,3 iken 2024 yılında 46,1 oldu.

    En Yüksek Bölge: Doğu Karadeniz (33,3), Batı Marmara (31,9) ve Kuzeydoğu Anadolu (30,8).

    En Düşük Bölge: Güneydoğu Anadolu (26,9), Akdeniz (28,7) ve Orta Anadolu (28,8).

    İstihdam 27,6, topluma katılım 12,5, bağımsız yaşam 65,0, uygun ortam 46,1.

    Erkeklerde istihdam 40,4, kadınlarda 15,5; topluma katılımda kadınlar (13,3) erkekleri (11,5) geçti.

    Doğu Karadeniz, istihdam (42,2) ve genel endekste lider olurken, İstanbul topluma katılımda (17,0), Ege bağımsız yaşamda (68,1), Doğu Marmara uygun ortamda (51,1) öne çıktı.

    Güneydoğu Anadolu, çoğu bileşende en düşük değerlere sahip.

  • Kocaeli’de 44 Kilometrelik altyapı hamlesi

    Kocaeli’de 44 Kilometrelik altyapı hamlesi

    KOCAELİ (İGFA) – İSU Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen çalışmalarla, mahalledeki mevcut altyapı hatlarının kullanım ömrünü tamamlaması nedeniyle arızalara neden olabilen eski hatlar, modern ve daha dayanıklı altyapı hatlarıyla baştan sona yenileniyor. Bu sayede su kayıp ve kaçak oranları azaltılırken, arızalardan kaynaklanan su kesintilerinin de önüne geçilmesi hedefleniyor. Ayrıca, inşa edilen yeni yağmur suyu hatları ile su birikintilerinin önlenmesi ve taşkın risklerinin minimize edilmesi amaçlanıyor.

    ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR

    Mimar Sinan Mahallesi’nde devam eden altyapı çalışmaları kapsamında, toplam 21.550 metre uzunluğundaki içme suyu hattının 9.200 metrelik kısmı tamamlandı. 18.190 metre uzunluğundaki atık su hattının ise 2.500 metresi inşa edildi. Ayrıca, 1.200 milimetre çapındaki çelik borularla 1.930 metrelik atık su terfi hattı yapımı sürüyor. Yağmur suyu hattı kapsamında ise betonarme borular kullanılarak toplam 4.420 metre uzunluğunda hat inşa edilecek. Bu hattın 850 metrelik bölümü tamamlanmış durumda.

    MODERN VE DAYANIKLI ALTYAPI HATLARI

    Çalışmalar sırasında yaşanabilecek su kesintilerinin mahalle sakinlerini en az düzeyde etkilemesi amacıyla, Mimar Sinan Mahallesi beş ayrı bölgeye ayrılarak çalışmalar planlı bir şekilde yürütülüyor. Söz konusu kapsamlı altyapı yatırımı, İSU’nun Kocaeli genelinde yürüttüğü, kentin altyapısını modern ve dayanıklı hale getirme vizyonunun önemli bir parçası olarak dikkat çekiyor.

  • Koza Buluşmaları’nda bellek ve benlik konuşuldu

    Koza Buluşmaları’nda bellek ve benlik konuşuldu

    BURSA (İGFA) – Bursa Nilüfer Belediyesi’nin sanatseverleri ödüllü yazarlarla buluşturduğu Koza Buluşmaları devam ediyor. Bu ay gerçekleştirilen etkinlikte, ödüllü yazar ve antropolog Irmak Zileli, edebiyatseverlerle bir araya geldi. Koza Kütüphane’de Hakan Akdoğan’ın moderatörlüğünde gerçekleşen “Bellek ve Benlik” temalı söyleşi, yoğun ilgi gördü.

    Söyleşide yazarlık serüveninden bahseden Irmak Zileli, bilinç akışı tekniğiyle yazmayı sevdiğini ve tüm romanlarında iktidar-birey ilişkisini merkeze aldığını belirtti. İktidarın her zaman olumsuz bir kavram olmadığını ifade eden Zileli, “Toplumun her noktasında ve ailede dahi iktidarlar var. Bu durum toplumun içine doğan bireyi sürekli şekillendiriyor. Bu şekilde bireysel tarihimizi oluşturuyoruz. Bu benliği de şekillendiriyor. Kayıplarımızı bize unutturan, ideal benliği dayatan ve konfor alanlarından çıkmayan bireyler olmamız biat eden biri olmamıza neden oluyor. Bu durum birey ve devlet ilişkisinde de benzer bir şekilde işliyor” dedi.

    Zileli, ilk romanının yazım sürecini anlatırken, “Roman yazma düşüncem yoktu. Ancak, ‘Babam şimdi ölse ne yapardım?’ sorusu beni tetikledi ve yazmaya başladım. Yazarken hiçbir şey unutmadığımı gördüm. Belleğin kapalı yanını açan şey ise sorgulamaktı. Kişi, kendini yazmaya teslim ederse bilinç kendini kullanıma sunuyor” ifadelerini kullandı.

    Edebiyatın okurla güçlü bir bağ kurması ve sorgulatması gerektiğini düşünen Zileli, “Akıcı metinler yazmak istiyorum ama bunu yaparken de metnin okuru sürekli uyanık tutmasını istiyorum. Bu nedenle her romanımda da finali açık bırakıyorum. Böylece okur hikayeyle vedalaşamıyor; durmak ve düşünmek zorunda kalıyor. Bunu yaratmak benim için önemli” diye konuştu.

    Söyleşinin ardından katılımcıların sorularını yanıtlayan Irmak Zileli, okurları için kitaplarını imzaladı.

  • Sakarya’da ödüllü film beyazperdeye yansıtılacak

    Sakarya’da ödüllü film beyazperdeye yansıtılacak

    SAKARYA (İGFA) – Sakarya Büyükşehir Belediyesi Nisan Kültür Takvimi film gösterimi ile devam edecek.

    CENNETİN RENGİ

    Bu kapsamda son olarak, 26 Nisan Cumartesi günü saat 19.00’da Ofis Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilecek gösterimde, insan ruhuna dokunan güçlü hikayesiyle tanınan Cennetin Rengi izleyicilere unutulmaz bir sinema deneyimi sunacak.

    DÜNYA ÇAPINDA BEĞENİ KAZANMIŞ BİR YAPIM

    Film, doğu kültürüne özgü anlatımı, etkileyici görselliği ve güçlü temalarıyla dünya çapında beğeni kazanmış bir yapım. Aile bağları, sevgi, inanç ve azim gibi evrensel temaları işleyen film, her yaştan izleyiciye hitap ediyor.

    Büyükşehir, tüm sanatseverleri ücretsiz olan sinema etkinliğine davet etti.