Osmanlı Devleti’nin hukuki olarak sona erdirilmesine sebeb olan 1 Kasım 1922’de kabul edilen bir kanunla halifelik ve saltanat birbirinden ayrıldı. Atatürk ilke ve inkılaplarının en önemlilerinden biri geçekleştirilerek, Osmanlı torunlarının savunmasız bırakılarak sürgün edilmesinin de önü açıldı.

Saltanatın kaldırılması kanunu ile Osmanlı Hanedanına mensup kişiler vatandaşlıktan çıkarıldı. Hanedan üyelerinin haklarında yurt dışına sürgün kararı verildi. Ülkeyi terk etmeleri için erkeklere 3 gün, kadın ve çocuklara 10 gün süre verildi.

Sürgün edilen Osmanlı torunlarından Fransa’ya göç edenler büyük bir sefalet ve yokluk içinde yaşam sürerek hayata veda ettiler.

Saltanatın kaldırılmasından sonra yurt dışına sürgüne gönderilen hanedan üyelerinden biri olan Şehzade Ahmed Nureddin Efendi 46 yaşında miralay rütbesinde iken sürgün yedi.

Tarih 1944 yılı Ağustos ayını gösterdiğinde Fransa’da bir parkta açlıktan ölmüş olarak bulundu. Cebinde biraz para (1800 Frank) ve bir mektup vardı, mektupta ise, “Ben ölürsem kimseyi suçlamayın, zira açlıktan ölüyorum. Bir sinemada piyano çalarak hayatımı kazanıyordum. Şimdi bu işi de bulamıyorum, cebimdeki para ile tabut alıp beni defnedersiniz” yazılıydı.

Fransa’nın Faslılara tahsis ettiği Bobigny Müslüman Mezarlığı‘na gömülmüştür.

Sultan Abdülhamid Han'ın evlatlarına nasıl kıyıldı?

1) Parasızlıktan ve açlıktan ölen Ahmet Nureddin Efendi;

2) Aidat ödenmedi diye kabri kaldırılan kemikleri de kimsesizler mezarlığındaki mazgala atılan Şehzade Orhan Efendi;

3) Ev sahibinin acıyarak kira almadığı köhne bir pansiyon odasında vefat eden Zekiye Sultan

4) Arnavutluk’ta bir Nazi toplama kampında tifodan ölen Naime Sultan…

Sultan Abdülhamid’in sefalet içinde sürgün hayatı yaşayan ve sahip çıkılmadığı için mezarları dahi olmayan evlatları, Ecdadımız…

Onlar sürgün, vatansızlık, yokluk, sahipsizlik ve bakımsızlık içinde bu dünyadan bir bir göçüp gittiler...

Kaynak: HABER MERKEZİ